Çünkü beklentimiz var, eşimizin istediklerimizi yapmasını istiyoruz ve beklentilerimiz karşılanmadığında hayal kırıklığına uğruyoruz. Hayal kırıklığı duygusuyla, başta kendinizi ifade etmek, huzursuzlanmak, sinirlenmek, memnuniyetsizliğinizi dile getirmek ve diğer yarıyı dikkat çekmeye, içsel hayal kırıklığınızı görmesine, davranışını düzeltmesine teşvik etmeye çalışırsınız; ancak eşiniz suçlanmış hisseder ve bu yüzden değişmez. Siz emir vermeye, talep etmeye, onunla doğru yanlış tartışmaya başlarsınız, ona itaat etmesini, sizi dinlemesini sağlamaya çalışırsınız. İlişkideki güç mücadelesine girer, birbirinizi suçlarsınız, her ikisi de karşısındakini kendi isteğine göre yönlendirmek ister. Bunları yaptıktan sonra, hala değişmediğini fark eder ve 'nefret' duygusu oluşur, bu da çiftin birbirine zarar vermeye başlamasına, sürekli kavga etmesine, soğuk savaşa girmesine ve duyguların yavaşça tükenmesine neden olur. Sonunda, ilişkiniz duygusal bir donma durumuna girer, birbirinize tamamen hayal kırıklığına uğrar ve artık beklentiye sahip olmazsınız, bu da boşanmanın son adımına doğru yol almanıza neden olur. Rahat bir ilişki, karşılıklı ihtiyaçları karşılayabilir, evlilikte çok zordur. Temel neden ise aşkın bir yetenek olması ve çoğu insanın bu yeteneğe sahip olmamasıdır. Evliliği nasıl yöneteceğimizi bilmiyoruz, kendi davranışlarımızı nasıl ayarlayacağımızı bilmiyoruz, birbirimizin var olan çelişkilerini, biriktirdiğimiz acı duyguları nasıl çözeceğimizi bilmiyoruz. Mutluluk çok zor. Beklediğimizden daha zor, ancak çok güzel ve kaçınılmaz bir yol. Bir kişiye bağımlı olmamız gerekmez, ancak kendimizi tanımamız, kabul etmemiz ve içsel güç kazanmamız gerekir. Mutluluk arayışımız sadece iyi bir evlilik değil, ilişkideki çatışmalarda kendimizi tanıma, ilişkinin onarılmasında dönüşmek, içsel güce sahip olmak ve daha iyi bir insan olmak demektir.