O gün 2006'da o kadar mutluydum ki. Ben, Luke Pittard, bir fast-food restoranında çalışan sıradan bir Galli, 1,3 milyon pound (1,9 milyon dolar ) kazandım. Nihayet mali özgürlük! Patates kızartması ve zor müşteriler artık yok!
Ama açıkçası, neye kapıldım? Akıllıca yatırım yapmak yerine, her şeyi harcadım. Bana bir servete mal olan Kanarya Adaları'na bir tatil, gösterişli bir düğün ve zar zor karşılayabildiğim bir ev. Gelecek için bir kuruş bile biriktirmedim.
Bir buçuk yıl sonra, gerçek beni acımasızca yakaladı. Eski patronumdan beni yeniden işe almasını yalvararak istedim. Aynı üniforma, aynı yağ kokusu, aynı sefil maaşlar. Ne bir aşağılanma!
"Hayatta paradan daha fazlası var" dedim Telegraph'a 2008'de. Ne güzel bir bahane! Gerçekte, ben sadece bu inanılmaz şansı yönetmeyi başaramayan bir aptaldım. Diğer kazananlar iş kurarken ya da geleceklerini güvence altına almak için yatırım yaparken, ben yine tezgahın arkasında buldum kendimi.
Mes collègues me regardent comme un fou. Bien sûr qu'ils ont raison! Qui dilapide près de 2 millions pour retourner servir des burgers? Je prétends aimer ce travail, mais au fond, c'est juste pour cacher ma honte.
Bu hikaye bir uyarı olarak hizmet etmelidir. Kolay para, onu yönetme bilgeliğine sahip olmadığınızda aynı kolaylıkla kaybolabilir. Ve şimdi elimde kalan tek şey bu saçma cümle: "Burada çalışmayı seviyorum!"
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Jackpot'ı kazandım ve her şeyi mahvettim: Üzücü hikayem
O gün 2006'da o kadar mutluydum ki. Ben, Luke Pittard, bir fast-food restoranında çalışan sıradan bir Galli, 1,3 milyon pound (1,9 milyon dolar ) kazandım. Nihayet mali özgürlük! Patates kızartması ve zor müşteriler artık yok!
Ama açıkçası, neye kapıldım? Akıllıca yatırım yapmak yerine, her şeyi harcadım. Bana bir servete mal olan Kanarya Adaları'na bir tatil, gösterişli bir düğün ve zar zor karşılayabildiğim bir ev. Gelecek için bir kuruş bile biriktirmedim.
Bir buçuk yıl sonra, gerçek beni acımasızca yakaladı. Eski patronumdan beni yeniden işe almasını yalvararak istedim. Aynı üniforma, aynı yağ kokusu, aynı sefil maaşlar. Ne bir aşağılanma!
"Hayatta paradan daha fazlası var" dedim Telegraph'a 2008'de. Ne güzel bir bahane! Gerçekte, ben sadece bu inanılmaz şansı yönetmeyi başaramayan bir aptaldım. Diğer kazananlar iş kurarken ya da geleceklerini güvence altına almak için yatırım yaparken, ben yine tezgahın arkasında buldum kendimi.
Mes collègues me regardent comme un fou. Bien sûr qu'ils ont raison! Qui dilapide près de 2 millions pour retourner servir des burgers? Je prétends aimer ce travail, mais au fond, c'est juste pour cacher ma honte.
Bu hikaye bir uyarı olarak hizmet etmelidir. Kolay para, onu yönetme bilgeliğine sahip olmadığınızda aynı kolaylıkla kaybolabilir. Ve şimdi elimde kalan tek şey bu saçma cümle: "Burada çalışmayı seviyorum!"