‘Snow Crash’ten Medya 3.0’a Hack Seasons Singapur’da: Web3, Merkeziyetsizlik ve AI’nın Yaratıcılığın Bir Sonraki Çağını Şekillendirmesi

Kısaca

Singapur'daki Hack Seasons Konferansı'nda Joe Lubin ve Neal Stephenson, blockchain, Web3 ve yapay zekanın medya, yaratıcılık ve kullanıcı odaklı içerikleri nasıl dönüştürdüğünü keşfederken, Lamina1'in yeni etkileşimli IP'si "Artefact"ı Linea'da tanıttılar.

Ekim ayının başında, Singapur'daki Hack Seasons Konferansı, teknoloji uzmanları, yatırımcılar ve yenilikçilerin blockchain ve Web3'ün geleceğini tartışmak üzere bir araya geldiği uluslararası bir buluşma oldu. Etkinliğin önemli anlarından biri, “Joe Lubin ve Neal Stephenson Medya 3.0'ı Sunuyor: Zincir Üzerinde Hikaye Anlatımı” başlıklı sohbetti.

Lamina1'in Kurucu Ortağı ve CEO'su Rebecca Barkin'in moderatörlüğünü üstlendiği oturumda, Ethereum'un Kurucu Ortağı ve ConsenSys'in Kurucu ve CEO'su Joseph Lubin ile Lamina1'in yazarı ve Kurucu Ortağı Neal Stephenson yer aldı. Tartışma, blockchain teknolojisinin medyayı, yaratıcı ifadeyi ve çağdaş kültürü şekillendiren anlatıları nasıl dönüştürdüğüne odaklandı.

Tartışma, hem hikaye anlatıcıları hem de hayranlar tarafından sahip olunan interaktif bir medya platformu olan Lamina1'deki son gelişmelerin bir özetiyle başladı. Lamina1, ConsenSys'in Linea blockchain'i ile bir ortaklık duyurdu ve Linea ağı üzerinde yeni bir fikri mülkiyet (IP) projesi olan "Artefact"ı başlatmayı planlıyor.

IP'nin giderek daha fazla formatı kapsaması ve AI tarafından hızlandırılmasıyla birlikte, sahiplik, kontrol ve doğrulama ile ilgili sorular merkezî hale geldi. Yazıları, yeni teknolojilerin sosyal ve kültürel etkilerini uzun zamandır araştıran Neal Stephenson, AI ile ilgili içerik üretimine dair mevcut eğilimleri vurguladı. AI endüstrisinin, büyük modelleri eğitmek için kaynaklara sahip birkaç şirket tarafından domine edilen yüksek derecede merkezî olduğunu belirtti. Bu merkezileşme, şeffaflığı ve erişilebilirliği sınırlayan opak sistemlere bağımlılık yaratıyor. İçerik üretimi bağlamında, bazı AI savunucuları yaratıcıların etkisini veya tazminatını azaltmayı önermişken, yazar AI'nın yaratıcıları azaltmak yerine onlara fayda sağlamak için kullanılma potansiyelini vurguladı.

Joe Lubin, büyük teknolojinin merkezileşmesi konusundaki endişeleri dile getirdi ve Web3 ekosisteminin bu yapılara bir yanıt olarak gelişimini çerçeveledi. Binlerce yıldır toplumların, yetkililerin ve aracılarının mülkiyet ve ayrıcalıkları yönetmesiyle, yukarıdan aşağıya komut ve kontrol altında işlediğini açıkladı. Medeniyetler inşa etmek için etkili olsa da, böyle yapılar çoğu katılımcıyı dezavantajlı hale getirebilir. Kullanıcı tarafından üretilen içerik alanında mevcut model, otorite tarafından üretilen olarak tanımlanabilir. Joe Lubin, Satoshi Nakamoto tarafından blok zinciri aracılığıyla ilk kez uygulanan merkeziyetsiz güvenin, yeni bir model için bir temel oluşturduğunu vurguladı: merkeziyetsiz, kullanıcı odaklı bir medeniyet. Bu yaklaşım, mevcut şirketleri yok etmeyi değil, daha dağılmış, topluluk odaklı bir sistemi mümkün kılmayı amaçlıyor. Lamina1’in Linea gibi ağlarla entegrasyonu, kullanıcıları güçlendirmeyi ve kullanıcı tarafından üretilen ve topluluk tarafından değerlendirilen içeriklerin altın çağını teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

Joe Lubin, sanata, müziğe ve daha geniş yaratıcılık ekonomisine destek verme konusundaki derin bağlılığını vurguladı. Sanatçıların bağımsız olarak kendilerini sürdürebilmeleri için fikri mülkiyetin önemine dikkat çekti. Geleneksel sistemler genellikle yasal kaynaklara sahip organizasyonları, yaratıcıların kendilerinin önünde tutmuştur. Teknolojiyi kullanarak, fikri mülkiyet yapıları daha ayrıntılı, bileşenli ve anlık hale gelebilir, özellikle telif hakkı ve lisanslama açısından. Bu değişim, kıtlık odaklı modellerin ötesine geçerek otomasyon, yapay zeka ve robotik ile kolaylaştırılan bir bolluk çağını işaret ediyor. Böyle bir sistemde, yaratıcılar yaratıcılığa ve içerik üretimine daha fazla odaklanabilirken, topluluk mekanizmaları katılımı ve katkıyı ödüllendirebilir.

Metaverse'ü Keşfetmek: Neal Stephenson ve Joe Lubin Dijital Evrim Üzerine Düşünüyor

Tartışma daha sonra "metaverse" teriminin kökenlerine döndü, genellikle Neal Stephenson'ın "Snow Crash" romanına geri izlendiği ve dijital gelişmelerin yayınlanmasından bu yana nasıl geliştiğine dair düşüncelerine. Yazar, kitabın 1980'lerin sonları ve 1990'ların başlarında yazıldığını, internetin var olduğu ancak genel kamuya büyük ölçüde bilinmediği bir dönem olduğunu açıkladı. Roman yayınlandığında, aynı yıl içinde iki büyük teknolojik olay meydana geldi: Dünya Çapında Ağ'ın yaratılması ve "Doom" oyununu piyasaya sürülmesi. Her iki olay da bilgisayar grafiklerinin geniş çapta erişilebilir hale gelmesinde dönüştürücü rol oynadı. Web, görüntülerin değişimi için bir platform sağlarken, "Doom" daha yetenekli bilgisayarlara olan talebi artırarak, sürükleyici dijital deneyimlere erişimi genişletti.

Neil Stephenson, internetin erken döneminin "hippi yüksek lisans öğrencisi" aşamasında, evrensel bilgiye erişim için idealist vizyonlarla dolu olduğunu belirtti. Bu dönem, sonunda Web2 platformlarıyla örneklendirilen merkezileşme ve konsolidasyon ile takip edildi. Romanında, metaverse'ün bazı kısımları merkezi şirketler tarafından kontrol edilirken, diğerleri açık ve serbest erişilebilir kalmaktadır. En önemli, ancak öngörülemeyen sonuçlardan biri, kullanıcı davranışlarını izleyen ve içeriği etkileşimi maksimize etmek için manipüle eden sosyal medya algoritmalarının yükselişi olmuştur; bu da 1990'larda Neil Stephenson'un tahmin etmediği geniş çaplı toplumsal etkilere yol açmıştır.

Joe Lubin, romanda betimlenen distopik unsurların yeni teknolojiler geliştirenler veya girişim sermayesi arayanlar için asla birincil odak noktası olmadığını gözlemledi. Bunun yerine dikkat çeken, yazarın siber uzayın canlı betimlemesi oldu; bu, bilgisayar teknolojilerinin olgunlaşmaya başladıkça sunduğu olanaklar için etkileyici bir vizyon sağladı.

Konuşmacılar, yeni teknolojilerin potansiyeli üzerine bakış açılarını paylaştılar. Her ikisi de bu araçların en iyi yönlerini kullanmanın insanlığa fayda sağlamak ve dijital yenilikler ilerledikçe olumlu sosyal etki yaratmak için önemini vurguladı.

Lamina1, Hikaye Anlatımını ve Hayran Katılımını Birleştiren ‘Artefact’ı Linea'da Tanıttı

Sohbet, Lamina1'in yaklaşan planlarına kaydı, zira platform ilk orijinal IP'si "Artefact"i doğrudan Linea blockchain üzerinde piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Proje, bir hikaye dünyasını, hayran katılımını ve etkileşimini teşvik etmeye yönelik bir sistemle birleştiriyor.

Neal Stephenson, Yeni IP'nin, daha önce Yeni Zelanda'da yaptığı bir konuşmada keşfettiği fikirler doğrultusunda evrimleştiğini paylaştı. Büyük sayıda insanın AI geliştirdiği, diğerlerinin ise potansiyel tehlikeleri konusunda uyardığı alışılmadık bir durumdan bahsetti. Doğada evrim, rekabet yoluyla gerçekleşir; hiçbir varlık zorluklarla karşılaşmadan özel bir ayrıcalık almaz. Neil Stephenson, AI'ya benzer bir rekabetçi çerçeve uygulanabileceğini, sistemlerin yeteneklerini birbirleriyle test ederek evrimleşmelerine olanak tanıyabileceğini önerdi. Ayrıca, merkezi, kişisel olmayan bir AI'nın, teknolojiyi kendileri ve toplulukları için yarar sağlamak amacıyla kullanan insan toplulukları tarafından dağıtılmış bir şekilde dağıtılan AI ile karşıt bir senaryoyu düşündü. Bu kavram, sanatçıların ve oyun tasarımcılarının bir oyun evreni inşa etmeye başlamalarını sağlayan işbirlikçi bir dünya inşası projesinin – Lamina1 – temelini oluşturdu.

Panel, katılımcılara yeni IP'nin bir önizlemesini sunarak hikaye dünyası ve etkileşimli özellikleri hakkında erken bir bakış sağladı.