Son günlerde, dünyanın önde gelen Merkez Bankası'larının politika hareketleri piyasalarda geniş bir dikkat çekti. Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası (Fed), geçen haftaki toplantısında mevcut faiz oranı seviyesini koruma kararı aldı ve federal fon faiz oranı hedef aralığının üst sınırını %4.50'de tutmayı sürdürdü. Bu karar, piyasa beklentileriyle uyumlu olsa da bazı tartışmalara da yol açtı.
Dikkate değer olan, bu seferki Federal Reserve kararında 30 yılı aşkın sürenin en büyük politika ayrılıklarının ortaya çıkmasıdır; 9 üye faiz oranını sabit tutmayı desteklerken, 2 üye karşıt görüş bildirmiştir. Federal Reserve Başkanı Powell, toplantı sonrasında, komitenin ekonomik verileri, görünüm değişikliklerini ve risk dengesini izlemeye devam edeceğini belirterek gelecekteki politika yönünü belirleyeceğini ifade etti. Piyasanın genel olarak merak ettiği Eylül ayında faiz indirimi olasılığı konusunda Powell, önceden karar vermeyeceklerini vurgulayarak, piyasanın Eylül'de faiz indirimi beklentisini %60'tan %45'e düşürdü.
Bu arada, ABD iş gücü piyasasında dikkate değer bazı değişiklikler meydana geldi. Temmuz ayındaki tarım dışı istihdam sayısında belirgin bir düşüş yaşandı ve daha önce Mayıs ve Haziran aylarına ait istihdam verileri de büyük ölçüde revize edildi. Bu veriler, Fed'in gelecekteki politika kararlarını etkileyebilir.
Asya açısından, Japonya Merkez Bankası da mevcut faiz oranı seviyesini sabit tutmayı tercih etti. Ancak, Japonya Merkez Bankası ekonomik görünüm konusunda nispeten iyimser bir tutum sergileyerek, bu yıl için enflasyon ve ekonomik büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize etti. Bu adım, Japonya Merkez Bankası'nın kendi ülkesinin ekonomik toparlanmasına olan güvenini yansıtıyor.
Geleceğe baktığımızda, piyasa 7 Ağustos'ta Amerika'nın uygulamaya koyduğu "eşit tarifeler" politikasını ve Amerika'nın 8 Ağustos'tan önce Rusya-Ukrayna çatışmasını sona erdirmek için gösterdiği diplomatik çabaları yakından takip edecektir. Bu olaylar, küresel ekonomi ve finansal piyasalar üzerinde önemli etkilere sahip olabilir.
Genel olarak, ülkelerin merkez bankaları, mevcut ekonomik ortam için en uygun para politikasını belirlemek amacıyla enflasyon baskıları, ekonomik büyüme ve istihdam piyasasındaki değişiklikleri dikkatlice değerlendirmektedir. Yatırımcılar ve ekonomistler, küresel ekonominin gelişim trendini değerlendirmek için ekonomik göstergeler ve politika sinyalleri üzerinde dikkatle durmaya devam edecekler.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Son günlerde, dünyanın önde gelen Merkez Bankası'larının politika hareketleri piyasalarda geniş bir dikkat çekti. Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası (Fed), geçen haftaki toplantısında mevcut faiz oranı seviyesini koruma kararı aldı ve federal fon faiz oranı hedef aralığının üst sınırını %4.50'de tutmayı sürdürdü. Bu karar, piyasa beklentileriyle uyumlu olsa da bazı tartışmalara da yol açtı.
Dikkate değer olan, bu seferki Federal Reserve kararında 30 yılı aşkın sürenin en büyük politika ayrılıklarının ortaya çıkmasıdır; 9 üye faiz oranını sabit tutmayı desteklerken, 2 üye karşıt görüş bildirmiştir. Federal Reserve Başkanı Powell, toplantı sonrasında, komitenin ekonomik verileri, görünüm değişikliklerini ve risk dengesini izlemeye devam edeceğini belirterek gelecekteki politika yönünü belirleyeceğini ifade etti. Piyasanın genel olarak merak ettiği Eylül ayında faiz indirimi olasılığı konusunda Powell, önceden karar vermeyeceklerini vurgulayarak, piyasanın Eylül'de faiz indirimi beklentisini %60'tan %45'e düşürdü.
Bu arada, ABD iş gücü piyasasında dikkate değer bazı değişiklikler meydana geldi. Temmuz ayındaki tarım dışı istihdam sayısında belirgin bir düşüş yaşandı ve daha önce Mayıs ve Haziran aylarına ait istihdam verileri de büyük ölçüde revize edildi. Bu veriler, Fed'in gelecekteki politika kararlarını etkileyebilir.
Asya açısından, Japonya Merkez Bankası da mevcut faiz oranı seviyesini sabit tutmayı tercih etti. Ancak, Japonya Merkez Bankası ekonomik görünüm konusunda nispeten iyimser bir tutum sergileyerek, bu yıl için enflasyon ve ekonomik büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize etti. Bu adım, Japonya Merkez Bankası'nın kendi ülkesinin ekonomik toparlanmasına olan güvenini yansıtıyor.
Geleceğe baktığımızda, piyasa 7 Ağustos'ta Amerika'nın uygulamaya koyduğu "eşit tarifeler" politikasını ve Amerika'nın 8 Ağustos'tan önce Rusya-Ukrayna çatışmasını sona erdirmek için gösterdiği diplomatik çabaları yakından takip edecektir. Bu olaylar, küresel ekonomi ve finansal piyasalar üzerinde önemli etkilere sahip olabilir.
Genel olarak, ülkelerin merkez bankaları, mevcut ekonomik ortam için en uygun para politikasını belirlemek amacıyla enflasyon baskıları, ekonomik büyüme ve istihdam piyasasındaki değişiklikleri dikkatlice değerlendirmektedir. Yatırımcılar ve ekonomistler, küresel ekonominin gelişim trendini değerlendirmek için ekonomik göstergeler ve politika sinyalleri üzerinde dikkatle durmaya devam edecekler.