Bugün dinamik yazılarımı paylaştığım günün 311. günü, hiç ara vermeden. Her bir yazı, yüzeysel değil, titizlikle hazırlandı. eğer benim ciddi bir insan olduğumu düşünüyorsan, benimle birlikte yürüyebilirsin, ayrıca günlük içeriklerin sana yardımcı olmasını umuyorum. Dünya çok büyük, ben ise çok küçüğüm, bir takip et butonuna bas, zor bulmayasın.
Ticaretin yedi acısı, sıradan insanların dayanabileceği bir şey değil, dayanabilenler ancak ışığı görebilir. Birinci acı, sürekli öğrenme acısı. Pazar sürekli değişiyor, tüccarlar ömür boyu öğrenmek zorundalar, iyi bir şekilde özetlemeli ve kendilerini sürekli ayarlamalıdırlar. İkinci acı, boşlukta kıvranmak. Piyasa sürekli yükselirken kendi pozisyonunun olmaması, içten içe yanmak, hemen zirveye çıkarak girmeyi arzulamak; ancak gerçek bir trader, kendine ait fırsatı bekleyebilir. Üçüncü acı, zararı durdurmanın acısı. Sürekli zarar durdurma, bir bıçağın keskin ucu gibi, işlemcinin özsaygısına saplanır, çoğu insan kendi yeteneklerini sorgulamaya başlar. Ancak en iyi işlemciler anlar ki, kayıplar işlemin bir parçasıdır, işlem kendini kanıtlamakla değil, olasılıkları takip etmekle ilgilidir. Dördüncü acı, insan doğasının mücadelesini kontrol etmektir. Sıradan insanlar her zaman duygularının etkisi altında kalırken, ustalar piyasanın özünü görür ve belirlenen stratejiyi sürekli uygularlar; gerçek ticaret piyasa ile savaşmak değil, kendinle savaşmaktır. Beşinci acı, yalnızlık acısıdır. Üst düzey tüccarlar genellikle yalnızdırlar çünkü yürüdükleri yol çoğunluğun tersidir. Düşünme şekilleri çoğu insan tarafından anlaşılamaz ve hatta halk tarafından alay edilir, sorgulanır; ancak sonunda yalnızca o hayatta kalır. Altıncı acı, disiplinin zorluğudur. Kurallar koymak kolaydır, ancak kuralları uygulamak son derece zordur. Sıradan insanlar her zaman kritik anlarda pazardan etkilenirlerken, üst düzey traderlar disiplini özlerine işlerler; onlar uygulamak için duygularını değil, olasılıkları dikkate alırlar. Yedinci acı, sermaye ile yaşamın dengesi. Ticaret bir kumar değil, uzun vadeli bir savaştır. Sürekli kâr eden tüccarlar yalnızca piyasadaki pozisyonları kontrol etmekle kalmaz, aynı zamanda kendi hayatlarını da kontrol ederler; risk yönetimi yaparlar, psikolojilerini nasıl ayarlayacaklarını bilirler, ticaretin yaşamlarını etkilemesine izin vermezler, oysa sıradan insanlar her zaman duygusal hareket ederler, fiyat artışlarını takip etme ve düşüşlerde satış yapma arzusu sürekli olarak büyür. Bu yedi büyük acıyı çoğu insan atlatamaz, bu yüzden sonunda piyasadan elenirler. Ticaret asla zeka yarışması değildir, dayanıklılık mücadelesidir, dayanabilen kazanır. Bugün sizlere sunucu olarak yaptığım bazı fotoğrafları paylaşmak istiyorum, mikrofonu tutan ben kendimden eminim.
View Original
The content is for reference only, not a solicitation or offer. No investment, tax, or legal advice provided. See Disclaimer for more risks disclosure.
44 Likes
Reward
44
15
Share
Comment
0/400
DreamDOGEAndDogHead
· 12h ago
Bilmiyorum hangi adamın seni evlenme şansı var, hehe
Bugün dinamik yazılarımı paylaştığım günün 311. günü, hiç ara vermeden. Her bir yazı, yüzeysel değil, titizlikle hazırlandı.
eğer benim ciddi bir insan olduğumu düşünüyorsan, benimle birlikte yürüyebilirsin, ayrıca günlük içeriklerin sana yardımcı olmasını umuyorum. Dünya çok büyük, ben ise çok küçüğüm, bir takip et butonuna bas, zor bulmayasın.
Ticaretin yedi acısı, sıradan insanların dayanabileceği bir şey değil, dayanabilenler ancak ışığı görebilir.
Birinci acı, sürekli öğrenme acısı. Pazar sürekli değişiyor, tüccarlar ömür boyu öğrenmek zorundalar, iyi bir şekilde özetlemeli ve kendilerini sürekli ayarlamalıdırlar.
İkinci acı, boşlukta kıvranmak. Piyasa sürekli yükselirken kendi pozisyonunun olmaması, içten içe yanmak, hemen zirveye çıkarak girmeyi arzulamak; ancak gerçek bir trader, kendine ait fırsatı bekleyebilir.
Üçüncü acı, zararı durdurmanın acısı. Sürekli zarar durdurma, bir bıçağın keskin ucu gibi, işlemcinin özsaygısına saplanır, çoğu insan kendi yeteneklerini sorgulamaya başlar. Ancak en iyi işlemciler anlar ki, kayıplar işlemin bir parçasıdır, işlem kendini kanıtlamakla değil, olasılıkları takip etmekle ilgilidir.
Dördüncü acı, insan doğasının mücadelesini kontrol etmektir. Sıradan insanlar her zaman duygularının etkisi altında kalırken, ustalar piyasanın özünü görür ve belirlenen stratejiyi sürekli uygularlar; gerçek ticaret piyasa ile savaşmak değil, kendinle savaşmaktır.
Beşinci acı, yalnızlık acısıdır. Üst düzey tüccarlar genellikle yalnızdırlar çünkü yürüdükleri yol çoğunluğun tersidir. Düşünme şekilleri çoğu insan tarafından anlaşılamaz ve hatta halk tarafından alay edilir, sorgulanır; ancak sonunda yalnızca o hayatta kalır.
Altıncı acı, disiplinin zorluğudur. Kurallar koymak kolaydır, ancak kuralları uygulamak son derece zordur. Sıradan insanlar her zaman kritik anlarda pazardan etkilenirlerken, üst düzey traderlar disiplini özlerine işlerler; onlar uygulamak için duygularını değil, olasılıkları dikkate alırlar.
Yedinci acı, sermaye ile yaşamın dengesi. Ticaret bir kumar değil, uzun vadeli bir savaştır. Sürekli kâr eden tüccarlar yalnızca piyasadaki pozisyonları kontrol etmekle kalmaz, aynı zamanda kendi hayatlarını da kontrol ederler; risk yönetimi yaparlar, psikolojilerini nasıl ayarlayacaklarını bilirler, ticaretin yaşamlarını etkilemesine izin vermezler, oysa sıradan insanlar her zaman duygusal hareket ederler, fiyat artışlarını takip etme ve düşüşlerde satış yapma arzusu sürekli olarak büyür.
Bu yedi büyük acıyı çoğu insan atlatamaz, bu yüzden sonunda piyasadan elenirler. Ticaret asla zeka yarışması değildir, dayanıklılık mücadelesidir, dayanabilen kazanır.
Bugün sizlere sunucu olarak yaptığım bazı fotoğrafları paylaşmak istiyorum, mikrofonu tutan ben kendimden eminim.